29 Haziran 2011 Çarşamba

küçük prens'ten

Küçük Prens'ten...







Altı yaşımdayken, bir gün "Yaşanmış Olaylar" adlı bir kitapta çok etkileyici bir resim gördüm: Balta girmemiş ormanlarda bir boa yılanının bir hayvanı nasıl yuttuğunu gösteriyordu. İşte, resmin kopyası yukarda.
Kitapta şöyle deniyordu: "Boa yılanları avlarını olduğu gibi, hiç çiğnemeden yutarlar. Sonra da kımıldayamaz hale gelirler, yediklerini sindirmek için altı ay süreyle uyurlar."
O zamanlar, büyük balta girmemiş ormanlarda olup bitenler üstüne çok kafa yordum. Sonra da renkli kalemlere sarılarak, hayatımın ilk resmini çizmeyi başardım. İşte 1 numaralı resmim. Şöyle idi:



Bu şaheserimi büyüklere gösterdim, korkmuyor musunuz, diye sordum.
- Niye korkalım? Şapkadan korkulmaz ki! dediler.
Oysa ben şapka çizmemiştim, yuttuğu fili sindiren bir boa yılanı çizmiştim. Baktım ki büyükler resmimi anlamıyor, boa yılanının içini çizeyim de anlasınlar bari dedim. Büyükler öyledir işte, anlatmazsan, anlamaz onlar. 2 numaralı resmim şöyle oldu:



Büyükler bu kez, boa yılanını içten ve dıştan gösteren vazgeçmemi, coğrafya, tarih, matematik ve dilbilgisiyle uğraşmamı salık verdiler. Böylece, başarılı bir ressam olmak yolunu tutmuşken, altı yaşında bu meslekten ayrılmak zorunda kaldım. Ne yapayım? 1 ve 2 numaralı resimlerimin beğenilmemesi hevesimi kırmıştı. Büyükler hiçbir şeyi kendi kendilerine anlayamazlar. Onlara durmadan her şeyi anlatmak da çocuklar için yorucudur.

Ben de ister istemez başka bir meslek seçtim. Uçak kullanmasını öğrenip pilot oldum. dünyada birçok yerlere uçtum. evet, coğrafyanın bana çok faydası dokundu. Bir bakışta Çin'i Arizona'dan ayırt edebiliyordum. Gece karanlığında insan yolunun şaşırdı mı, çok işe yarar bu bilgi.

Hayatım boyunca, aklı başında birçok insanla ilişki kurdum. Büyükler arasında çok yaşadım. Yakından tanıdım onları. Ama görüşüm pek değişmedi, daha parlak olmadı.

Kafası biraz işler görünen birine rastladım mı, ona, hep yanımda taşıdığım 1 numaralı resmi gösteriri, denerdim onu. Dur bakalım, derdim kendi kendime, bu adam gerçekten anlayışlı mı, değil mi? Ama ben "Bu nedir?" deyince, her gören: "Şapka" diyordu. O zaman da boa yılanlarından , balta girmemiş ormanlardan, yıldızlardan söz etmez, ona ayak uydururdum; briçten, golftan, politikadan, kravattan söz ederdim. O da , aman ne akıllı bir adam tanıdım , diye sevinirdi.

***

fransız yazar Antoine de Saint-Exupery'nin en ünlü romanıdır Küçük Prens..yanlış hatırlamıyorsam bu mükemmel kitapla tanışmam lise birinci sınıfa gittiğim seneye denk geliyodu.çocuk kitabı gibi görünen ama büyüklere unuttukları duyguları tekrardan hatırlatan çok derin bir kitap.kitaplığımda olmadığı için birkez daha hayıflandım bugün..tekrar tekrar okumaktan bıkmayacağım kitaplardan biri..sizinlede paylaşmak istedim bir bölümünü..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder